– Yalnız anne, biliyor musun?
– Neyi oğlum?
– Benim hiç uykum yok.
Bilmez miyim! Tabi ki uykun yok, doyamıyorsun birlikteliğimize. Oyunlara, kudurmaya, konuşmaya doyamıyorsun; hele ki uyku vakti gelince. Ayrılık kaygısı diyen var, yorgunluğuna veren var; uyku öncesi rutini kaçtı ondan oldu, bebekliği daha fenaydı bu yine iyi hâli, belki burnu tıkalıdır, acaba akşam yemeği fazla mı geldi?
Loş ışıkta yavrusuyla bitmek tükenmek bilmez bir “hadi uyu evladım” döngüsüne giren her anne babanın aklından geçer bu sorular. Şimdi size bu derdimize bir çare buldum, demeyeceğim. Komik olmayın! Uykusuz gecelerimize yeni bir eşlikçi buldum sadece, epey de eğlenceli bir hikâye. Haydi toplaşın, anlatayım.
![](https://www.cocuk.gazetesanat.com/wp-content/uploads/2024/12/SSY-12.jpg)
Günışığı Kitaplığı’ndan bir resimli kitap var elimde, dünyanın en kıvırcık saçlı kızı bu belki de elinde bir kitap, sırtı bize dönük, kim bilir nasıl bir hikâyeye dalmak üzere. Başlığı tekrar okuyorum: Derin Uykular Tatlı Rüyalar. Görelim bakalım, neler olacak bu gece?
– Ayı sesi mi o?
– Gece gece ne ayısı kızım?
Tanıdık geldi mi bu diyalog? Belli ki İnci’nin evinde de uykusuz bir gece olacak. Annesinin derdi onu saatlice uyutmak ama uyku öncesi okudukları kitabın etkisinden midir nedir, İnci’nin derdi ayıları bulmak.
Şener Şükrü Yiğitler, böyle bir girişle bu uyku hikâyesine yavaşça bırakıyor bizi. Büşra Kaygın Gafarov’un çizimleri ile ortalık aydınlanıyor, renkleniyor ve işte İnci’nin bahsettiği ayılar geliyor!
![](https://www.cocuk.gazetesanat.com/wp-content/uploads/2024/12/Busra-Kaygin-Gafarov-1024x1024.jpg)
İki kardeş ayı İnci’nin odasında, başlıyorlar anlatmaya; kış uykusunda olmamız gerekirdi ama uyuyamadık bir türlü. Karınlar tok, üstleri örtük; kitaplar okunuyor, yastıklar değişiyor ama yok, uyku bir türlü gelmiyor. Sonra ayılardan biri bir şey diyor: “Uyuyamıyoruz, çünkü çok sıcak!”
Hani derler ya, uykudan önce çocuğunuzun konuşası varsa bırakın konuşsun diye, bu hikâyedeki de o hesap, İnci sonunda sorunu anlıyor ayının bir cümlesiyle: Toplanın sizi soğuk bir yere götürmeliyiz! İyi ama nereye?
Komik, eğlenceli bir yolculuk başlıyor böylece. İnci, iki uykusuz ayı ile birlikte yollara düşüyor, bize de harika çizimler üzerinden onları izlemek kalıyor. Maceranın sonunda çocuklar derin bir uykuya dalacaklar, o kesin. Bana göre büyükleri de derin düşünceler bekliyor. Belki de hayvanların yaşamlarındaki zorunlu değişimler hakkında, daha ayık bir zamanda, konuşmak gerekiyor.
Bu hikâye, Nemrut Dağı’ndaki gerçek ayı kardeşlere, uykusuz miniklere. Gerçek ihtiyaçlar onları gerçekten dinlediğimizde ortaya çıkar; ihtiyaçları gözden kaçırmamak dileğiyle.
İyi okumalar herkese. Yaşasın çocuk kitapları.
Yazan: Çiğdem Yalman Kopan
İlk yorum yapan siz olun