Sığınak – Aynı Gökyüzünün Altındayız

İnceleyen: Songül Bozacı

Koca bir evren üzerinde minicik bir kum tanesiyiz deniliyor ya. Bazen o minicik kum tanelerinin hayatları hiç de öyle bir kum tanesi gibi savrulup gitmiyor. O hayatları inşa etmek için nice emek nice zaman nice zorluklar çekilebiliyor. Bu süreci sırf birilerinin keyfi yönetimi yüzünden halkların ödüyor olması yaşadığımız yüzyılın en büyük acı gerçeği.

İnsan olarak bu evrende geçirdiğimiz yıllara baktığımızda ilk çağdan günümüze kadar oldukça modernlik adına yol aldığımızı düşünüyoruz. Artık modern insanlar olduğumuza göre dertlerimiz çok başka olmalı değil mi? Bu modernite sürecinde ve bu yüzyılın çocuklarının öğrendikleri şeylerden biri göç, mülteci, savaş, açlık olması insanlığın en büyük ikilemi.

Fransız çocuk edebiyatı yazarlarından Sandra Le Guen’in kaleminden çıkan hikâyede göç olayının ne kadar zorluklarla gerçekleştiğini, çocukların anlayacağı bir anlatım ile hikâyenin içinde geçirmesi oldukça başarılı. İki arkadaşın dostluğunun başlangıcı ile bu sürece tanıklık ettiriyor bizi. Sınıfına yeni gelen bir çocuğun kendi dilini bilmemesi ve yüzünün gülmemesi Natali’nin dikkatini çekiyor. Çünkü bu yeni gelen çocuk gökyüzüne bakıyor ve sürekli gezegen ve göktaşları çiziyor olması onun için büyük bir merak kaynağı oluyor.

Annesine bu durumu aktardığında ona oyun oynamayı teklif etmesini öneriyor. Birlikte el kol hareketleri ve tebeşirle yere çizimler yaparak yeni gelen çocuğun tüm hikâyesini öğreniyor Natali. Babasının doktor olduğunu, hatta büyükbabasının da doktor olduğunu ama onun kendi ülkesinde kalarak halkı için faydalı olmak istemesini dahi anlatıyor.

Hayatlarımız yaşadığımız bölgeye göre birçok farklı yöne doğru yol alabiliyor. İyi yönetilen bir ülke ve haklarına sahip çıkan insanlar olmazsak, dünya üzerinde yaşanılan sorunların nelerden kaynaklı olduğunu unutursak, her ülkenin vatandaşını bekleyen böylesi süreçlerin olabileceği gerçeği ile yaşamakta bu yüzyılın çocukları.

Aynı gökyüzünün altında yaşayan bizler sınırların çizdiği ve onların oluşturduğu yaşam standartları ile bambaşka sabahlara uyanıyoruz. Hepimizin sığınağı olan iyilik ve dostluk her gökyüzü altında yaşayan için geçerli. İnsanlığın modernite ile savaşında kazanan tarafın insanca yaşamak olması gerekliliği artık hepimiz için en elzem ihtiyaçlardan biri. Dünyamızın üzerinde yaşayan her çocuk, yarınları için ve yetişkinlerin onlar için hazırladığı bu dünyada insanca aynı gökyüzü altında birlikte yaşamanın temellerini her zaman sağlam atmak zorunda.

Dostluğun ve iyiliğin kazandığı yarınlara örnek veren bir okuma sunuyor “Sığınak”  bize. Farklı coğrafyalarda dünyaya gelmiş olsak dahi aynı özlemin içindeyiz her zaman. Dünya kaynakları hepimizin ve artık modernite adına birkaç kişinin bunu yok etmesine izin vermeyecek bilince sahip yetişkinler ve çocuklara ihtiyacı var bu dünyanın. Zorunlu göç yerine insanların kendi tercihleri ile isteyerek göç edecekleri bir yarınları olsun.

Natali’nin şansı Leyla için de geçerli olsun… Gökyüzü hepimizin, onun kıymetini geç olmadan bilelim… İyi okumalar olsun…

Yazan: Sandra Le Guen

Resimleyen: Stephane Nicolet

Çeviren: Şafak Tahmaz

Editör: Müren Beykan

Yayınevi: Günışığı Kitaplığı