– Merve Hanım merhaba. “Kelimelerin Gücü Adına” adlı çocuk kitabınız Evreka Çocuk Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Öncelikle hayırlı olsun diyoruz. Kitabınızda disleksi gibi az bilinen ve akran zorbalığı gibi zorlu bir konuyu ele almanız çok değerli. Bu kitabı oluşturmanızdaki ilham kaynaklarınızı öğrenebilir miyiz?
Merhabalar. Benim için oldukça önemli olan bu konularla söyleşiye başlamanız çok kıymetli. Öncelikle teşekkür ederim. Ben disleksi tanılı bir çocuk annesiyim. Maalesef ki disleksili çocuklar akran zorbalığına da maruz kalıyorlar. Dolayısıyla ilham kaynağım oğlum ve yaşadıklarımız diyebilirim.
Son zamanlarda disleksi ismine insanlar aşina ancak içeriği hakkında yeterince bilgiye sahip değiller. Ben de oğlum tanı almadan önce ne demek olduğunu bilmiyordum. Onun disleksi olduğunu öğrendikten sonra önce kendi çocuğuma ardından da diğer çocuklara faydalı olabilmek için Disleksi Eğitici Eğitmenliği ve yanı sıra başka eğitimler alarak öğrendim. Birçok çocuğun tanı almasına vesile olmak mutluluk kaynağım oldu. Ve artık biliyorum ki bu çocuklara yardımcı olmanın yolu disleksinin ne olduğunun ve ne olmadığının bilinmesinden geçiyor. Ben aynı zamanda Disleksi Aileleri Derneği Bursa İl Temsilcisiyim. Birçok aile ile görüşüyorum ve görüyorum ki herkes yaşadıkları sıkıntılardan şikâyetçi. Fakat parkta, bahçede birbirimize yakınmanın hiç kimseye faydası yok. Bizim yaşadıklarımızı duyurmamız gerekiyordu ben de bunun için en iyi bildiğim yolu yani yazmayı denedim. Umarım bir farkındalık oluşmasına katkı sağlar. Umarım çocuklar bu sayede daha çok gülümser.
– Eserinizde çocukların yaşadığı travmaların üstesinden nasıl gelebileceğine dair çözümlemelere yer veriyorsunuz. Bu konuyu işlerken nelere dikkat ettiniz?
Ben kendi çocuklarımın hayatına vazgeçmediğin takdirde her şeyi başarırsın mesajını işliyorum her zaman. Kitabımın da ana meselesi bu aslında. Başarı odaklı bir toplumda yaşıyoruz. Pes etmeyen, bir yol olmadığında farklı yolları deneyebilen, gerektiğinde yardım almanın önemli olduğunu fark edebilen her çocuk mutlaka başarır. Ve bu mesajı çocukluk döneminde kazanan bireyin hayatı güzelleşir. Kelimelerin Gücü Adına’yı yazarken istedim ki çocuklar yaşadıkları, hissettikleri üzerinde düşünsünler. Hepimiz biliyoruz ki düşünen beyin gelişir. Dolayısıyla kendisi üzerinde düşünen ve bir sonuca varmayı öğrenen kişi yaşadıklarını travma boyutuna taşımaz. Bunu Arda’nın iç konuşmaları aracılığıyla vermeye çalıştım. Yazdıktan sonra üç farklı psikoloğa göndererek fikirlerini aldım. Düzenlemem gereken yerler üzerinde tekrar çalıştım. Kitabımın giriş kısmında da psikolog Dilara Balahur’un görüşleri yer alıyor.
– Çocuklara kelimelerin gücünü öğretmek gibi büyük bir sorumluluk üstlendiniz. Bu mesajı verirken zorlandığınız anlar oldu mu?
Tabii ki oldu. Vermek istediğim mesajları çocuk diline aktarmak kolay bir iş değildi. Bir çocuk bu kelimeyi kullanır mı? Kullanmazsa bunun yerine hangi kelimeyi kullanır? gibi sorular üzerinden çalıştım. Bir kelime için üç gün düşündüğüm oldu. Bence kelimelerin gerçekten sihirli gücü var ve bunu keşfetmek daha çok gülümsemek demek. Dilerim tüm çocuklar düşünerek konuşmanın gücünü fark eder.
– Kitabınızın merkezindeki isim olan Arda’ya teleskop armağan edilmesi gibi detaylar, çocukların merak ve hayallerini desteklemenin önemini vurguluyor. Sizce ebeveynler bu konuda nasıl bir rol oynamalı?
Çocuklarımızı iyi gözlemlemeliyiz. Hepsinin keşfedilmeyi bekleyen yetenekleri var. Onlar tek başlarına bunu bulamayacakları için biz ebeveynlerin desteklerine ihtiyaç duyuyorlar. Çocukları farklı alanlarla muhatap etmek merak ve ilgi duymasını sağlayacaktır. Kitabımda Arda ve yakın arkadaşı Ayşe’nin uzaya merakı var. Esasen uzay teması bir tesadüf değil. Disleksili çocuklar ilginç bir şekilde uzaya çok daha fazla ilgi duyuyorlar. Ben bu yüzden tercih ettim. Şarkı söylemeyi seven bir çocuk olsaydı belki bir mikrofon hediye edebilirdim. Erken çocukluk döneminde çeşitli alanlarda çocuğun vakit geçirmesini sağlamak neye ilgi ve yeteneğinin olduğunu bulmamızı sağlar. Bu kimi zaman gittiği kurslarla kimi zaman izlediği filmlerle kimi zaman da ilham verici bir kitapla olabilir. Ebeveyn muhatap etmenin yanında iyi bir gözlemci olarak ilgisini fark etmelidir.
– Kelimelerin gücüne odaklanan bir kitapta görsellerin de bir o kadar güçlü olması gerektiğini düşündünüz mü? Kitabınızın çizimlerini Erdoğan Oğultekin yaptı. Çizimlerin hikâyeye katkısı hakkında ne düşünüyorsunuz? İllüstrasyon sürecine dahil oldunuz mu?
Kesinlikle görseller çok önemliydi. Çocuklar okuduklarını daha hızlı somutlaştırabilmek için görsellere ihtiyaç duyarlar. Burada Evreka Çocuk yayınlarıyla çalışmanın ayrıcalığını yaşadım diyebilirim. Her aşamasının üzerinde titizlikle durdular. Ben sadece “Disleksi Bir Hastalık Değildir” cümlesini öne çıkaracak bir görselin olmasını özellikle rica ettim. Erdoğan Oğultekin alanında başarılı bir isim. Biliyorum ki insan kendi sevdiği şeyi çok daha iyi yapar. Bu yüzden istedim ki Erdoğan Oğultekin’ de kitabıma baktığında kendi sevdiği, dokunmak istediği noktayı seçsin. Böylece çok daha güzel bir iş çıkacağını düşündüm. Öyle de oldu.
– Kitabınız hem çocuklar hem de yetişkinler için çok katmanlı bir okuma sunuyor. Bu dengeyi sağlamak konusunda ne tür geri dönüşler aldınız?
Evet, bu beni çok mutlu ediyor. Çocuklarla yaptığım söyleşilerde kitap bizimle konuşuyor yorumunu çok duydum. Ve birçoğu hikâyemde yer alan psikolog Cansu Hanım’a gitmek istediklerini söylüyorlar. Gerçekte böyle birisinin olmadığını duyunca şaşırıyorlar. Bunlar benim için çok kıymetli dönüşler. Çocuklar kadar yetişkinler de kitabımı büyük bir keyifle okuduklarını söylüyor. Kelimelerin Gücü Adına, çok katmanlı bir eser ancak bu yoğunluk okuru yormuyor. Eğlenceli ve sürükleyici bir macera içinde birçok mesaj barındırıyor. Yetişkinlerin de okuması ve güzel yorumlar yapması beni bu yolda devam etmem için güdülüyor diyebilirim.
– Son olarak, Gazete Sanat Çocuk okurlarına neler söylemek istersiniz?
Sevgili çocuklar bilmelisiniz ki her insan hata yapabilir. Okumakta, yazmakta ya da başka bir alanda zorlanan arkadaşlarımıza gülmek yerine onların da farklı alanlarda başarılı olduğunu görmeyi denemeliyiz. Bir gün hata yapan tarafta bizler de olabiliriz değil mi? Ve biz yetişkinler çocukluğun ne demek olduğunu unutabiliyoruz. Lütfen bizimle konuşmaktan kaçınmayın. Bize çocukluğu hatırlatmanız sizinle çok daha keyifli ve anlayışlı zaman geçirmemizi sağlar. Sizin bize ihtiyacınız olduğu kadar bizim de sizin masum bakışlarınızla dünyayı görmeye ihtiyacımız var. Ayrıca kitapların ve kelimelerin büyüleyici dünyasında daima dolaşmanızı ve hayal kurmaktan asla vazgeçmemenizi söylemek isterim.
Sevgili ebeveynler lütfen çocuk kitapları okuyunuz. Bu bizlerin çocuklarımızı anlamamızı ve çocukluğumuzu hatırlamamızı sağlar. Güçlü, başarılı çocuklar yetiştirebilmek için onlarla güçlü iletişime sahip olmamız gerekir. Bunun en kolay ve güzel yolu da çocuk kitaplarından geçer.
Gazete Sanat Çocuk ekibine teşekkür ediyor ve sözlerimi kitabımdaki sloganla tamamlamak istiyorum. “Sihir senin elinde. Sihir senin dilinde. Düşün ve kelimelerin gücünü keşfet.”
İlk yorum yapan siz olun