Sevgi hem görülen hem de görülemeyen bir kavramdır. Ne kadar soyut bir kavram olsa da birçok eylem onu somutlaştırabiliyor. Görünmez İp hikâyesi sevginin en soyut hali ile bize somutlaştırmasını çocuğa ve yetişkine aynı uzamda ulaşabiliyor.
Yazarın son söz notunu okuduğumuzda hikâyenin çıkış noktasının kendi çocuğu ile yaşadığı bir deneyimden ortaya çıktığını öğreniyoruz. Kreşe giden çocuğunun annesinden uzak kalmanın verdiği huzursuzluğu yazarın böylesine yaratıcı bir çözüm ile çözmesi hem kendisine hem çocuğuna çok iyi geldiğini aktarıyor. Dahası sonrasında çocuğunun birçok arkadaşına da ulaşıyor bu yöntemi. Uzaklarda olsak dahi sevginin olduğu her yerde aramızda oluşan görünmez bağlarla bağlı olduğumuzun gerçeği…
Hikâye gök gürültülü bir gecede ikiz kardeşlerin korku ile annesine sığınmaları ile başlıyor. Anneleri onların bu korkularını anladığını ve kendisinin her zaman yanlarında olduğunu ama bu illa ki bedenen olmak anlama gelmediğini ilk o zaman paylaşıyor şu cümleleri ile “Biz ne olursa olsun her zaman birlikteyiz…” Bu öğretiyi de kendisinin, kendi annesinden duyduğunu da söylüyor. Bunu duyan çocuklar tam da çocukların yapacağı bir sorgulama ile ipin ne kadar bir alana yayıldığını, canlı, cansız, yaşayan, yaşamayan kimleri kapsadığını bulmaya çalışıyorlar.
Sevginin boyutunu bir nebze ölçen çocuklar her türlü olasılığı dile getiriyorlar hikâye sayfalarında. Başka bir ülkeye gittiklerinde, ya da uzaya çıktıklarında, hatta bir dağın zirvesine tırmansalar, ya da okyanusun en derinlerine indiklerinde yine bu görünmez bağın olup olamayacağını sorguluyorlar. Arkadaşları arasında olan sevginin bir bağı olup olmadığını, kedileri ile de bir bağ var mı sorusu onlar için inanılmaz bir keşif deneyimi sunuyor.
En sonunda çocuklar gök gürültü sesleri altında yüreklerinde bir huzur ile rahatça uykuya daldıklarında görünmez bağın bütün bireyler arasında olduğunu fark ediyorlar ve bu fark etme okuyucunun da bu konuda net bir farkındalığını oluşturuyor. Özel bağların gözlerimizle görmek zorunda olmaması ve yüreğimizde oluşturduğu hislerle anlam bulması çocukların öncelikle bunu anlamaları belki güç gelecektir fakat zamanla yüreklerinde oluşan her kıpırtı ile bir anlam arayışları son bulacaktır diye düşünüyorum.
Hikâyenin çok basit anlatım cümleleri ile hem yetişkini sarmalayan hem de çocukların sevdikleri ile bağlarını güçlendiren bir yapısı var. Öfkenin sevgiden daha güçlü olmadığı sanırım biz yetişkinlerin daha çok hatırlaması gereken bir detay. Herkesin birbirine bağlı ve yalnız olmadığımız yarınların olacağına inancımızla birbirimize bağlı olduğumuzu unutmadan keyifli okumalar olsun… Dört bir yanınız görünmez iplerle çevrili sevgi ile sarsın…
İnceleyen: Songül Bozacı
Yazar: Patrice Karst
Çizer: Joanne Lew – Vriethoff
Çeviri: Sevinç Sanem Erzurumlu
Yayınevi: Mundi Kitap
İlk yorum yapan siz olun