Röportaj: Beyza Çeçdepe
–Merhaba Dilara Hanım. Öncelikle kitabınızı tebrik ederim. Yolu açık, okuru bol olsun. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Merhabalar, çok teşekkür ederim. Tabii, ben 1993 yılında Alanya’da doğdum. İnşaat işçisi bir babanın ilk çocuğuyum. Annem ev hanımı. İki kız kardeşim var. Hayalperest bir insanım. Çocukluğumdan beri hayal kurmayı ve onları gerçekleştirmek için mücadele etmeyi çok severim. İstanbul Üniversitesinde sınıf öğretmenliği okumak da onlardan birisiydi. Daha sonra küçük bir beldeye gidip köy öğretmenliği yapmanın arzusu içerisindeydim. Düşlediğimden daha güzel bir yerde bu hayalim de gerçekleşti. Üniversite son sınıfta can sıkıntısını dağıtmak için yaptığım gezilerde gördüğüm bir mahalle çok hoşuma gitmişti. Keşke buralarda öğretmen olarak çalışabilsem dediğimi hatırlıyorum. Şimdilerde İstanbul Fatih’te bana bu duayı ettiren mahallede öğretmenlik yapıyorum. Tabii son olarak bugün sizinle bu röportajı gerçekleştirmemize vesile olan Profesör Tırt ve Maceraları benim gerçekleşen son hayalim oluyor. Yanlış anlaşılma olmasın tabii ki düşlediğimiz her şey gerçekleşecek diye bir şey kural yok. Ama ben onu gerçekleştirmek için yürüdüğüm yolları çok seviyorum. Mutluluğu biraz buna bağlıyorum sanırım. İnsan kaç yaşına gelirse gelsin hayal ettiği şeyin peşinden gitmeli, gidebilmeli diye düşünüyorum. En azından ben öyle yapmaya gayret ediyorum.
-Çiçeği burnunda bir ilk kitap Profesör Tırt ve Maceraları… Sizi çocuk edebiyatı alanında kalem oynatmaya iten neydi?
Beni yazmaya iten en güçlü düşünce öğrencilerime nasıl daha etkili öğretmenlik yapabilirim düşüncesi oldu.
İtiraf etmek gerekirse yazmaya daha çok yetişkinlere yönelik hikâyeler kaleme alarak başladım. Çocuklar için yazmaya cesaretim yoktu. Kendimi bu alanda bir şeyler yazmaya yetkin hissetmiyordum. Hiç beklemediğim bir gün masaya çocuklar için oturdum ve ortaya bugün elimizde tuttuğunuz bu samimi kitap çıktı.
–Profesör Tırt ve Maceraları’nın hitap ettiği kitle, ilkokul-ortaokul seviyesindeki çocuklar. Aynı zamanda bir sınıf öğretmeni olarak sizin de öğrencilerinizi kapsıyor. Bu süreçte öğretmenliğinizin yazarlığınıza katkıları oldu mu? Olduysa hangi yönleriyle?
Tabii ki, aksi düşünülemez bence. Bir anne evladının güçlü ve zayıf yönlerini herkesten daha iyi bilir. Sınıf öğretmenleri ise her bir öğrencisinin güçlü ve zayıf yönlerini bilir. Anlatacağı dersi öğrencilerinin anlayabileceği şekilde çeşitlendirmeye çalışır. Meseleye farklı açılardan bakmak gibi bir alışkanlık kazanır. Özellikle çocukların açısından…
Günün büyük bir kısmını bu rutin ile sürdürmek hem yazın dünyanızı hem düşünce dünyanızı ister istemez etkiliyor tabii.
–Çocuk kitaplarının eğitici yönü olmazsa olmaz gibidir. Profesör Tırt ve Maceraları da çok katmanlı bir kitap. İki deli dolu karakter, Laktoz ve Profesör Tırt’ın gündelik yaşantısına şahitlik ediyoruz. Bu süreçte okurlara pek çok bilimsel deneyle tarifleri veriliyor. Kitabın eğitici yönüyle bilim ve deneylere dikkat çekmeyi tercih etmenizdeki nedenleri öğrenebilir miyiz?
Bazı duygular öğrenmeyi çok kolaylaştırıyor. Merak bunların başında geliyor. Tahmin edersiniz ki bir çocuğu en meraklandıracak etkinlik deney yapmaktır. Öğrenciler böyle zamanlarda kendilerini geleceğin bilim insanları olarak düşlemekten alıkoyamazlar. Sonuçta insanların hayatlarını kolaylaştıracak buluşlar yapıp yetişkinlerin kahramanı olmayı hangi çocuk istemez ki.
Şimdilerde sınıflarda çeşitli nedenlerden dolayı deneyler yapabilecek zamanı pek bulamıyoruz. Bu yüzden Profesör Tırt ve Maceraları kitabında yer alan etkinlikler herkesin evinde bulunabilecek malzemelerden oluşuyor. Veliler ve çocuklarının kaliteli zaman geçirmesine fırsat tanıyor.
Aslına bakarsanız şimdilerde evlerinde uslu uslu oturan geleceğin bilim insanlarına ufak da olsa bir selam vermek istedim.
-Yaramaz bir maymun ile en sevdiği yer laboratuvarı olan bilim insanı Profesör Tırt! Bir araya gelmesi zor bir ikili fakat sizin evreninizde buluşup türlü maceralara atılmışlar. İlk kitap olmasına rağmen sanki bu evren çoktan oluşturulmuş ve devamı da zihninizde örülmeye başlanmış gibi bir izlenim aldım. Ne dersiniz?
O kadar anlaşılıyor mu? Taslak halinde olan ufak tefek şeyler var. Sonuçta araştırma yapmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seven bir ikiliden bahsediyoruz. Onların daha neler yapabileceğini görmek isteyen minikler olduğu müddetçe Profesör Tırt ve Laktoz’un maceraları devam edecektir.
–Edebiyatımızda, özellikle çocuk edebiyatı yayıncılığında, öğretmen yazarlara karşı güven hissi bir ön kabul oluyor ebeveynlerde. Siz de sınıf öğretmenliğinin yanı sıra artık yazar kimliğiyle de karşımıza çıkıyorsunuz. Bu konuda nasıl geri dönüşler aldınız?
Ebeveynleri bu konuda anlayabiliyorum. Gün içerisinde uzun saatler çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu süreçte en azından evlatlarının okulda öğretmenlerinin yanında güvende olduğunu hissetmek onları rahatlatıyor. Kitap satın alırken de farkında olmadan aynı içgüdüyle hareket ediyorlar. Çünkü biliyorlar ki öğretmenlerden öğrencilere zarar gelmez. bu gerçekten de böyle. Öğretmen bir yazar, çocuğun düşünce dünyasına bile zarar vermekten sakınır.
Asıl sorunuza gelecek olursak, kitap henüz çok yeni. Tek tük de olsa sosyal medya üzerinden geri dönüşler yapılmaya başladı. Okuyanlar çok memnun karakterleri çok sevdiklerini ifade ediyorlar. Çocuklar okurken çok eğlenmişler. İçirişinde deneyleri bir an önce yapmak içinse sabırsızlanıyorlarmış. İlk okuyucularımdan aldığım mesajlar bu yönde.
-Kabuğu kırılmadan zıplayan yumurtalar, etrafa kaçışan minik mikroplar, balığın peşinden giden akıllı yemler… Kitapta karakterlerimiz pek çok deney yapıyor. Bu da bize kitabın titiz bir araştırma sürecinden geçtiğini gösteriyor. Sizin de kişisel olarak buna ilginiz var mıydı yoksa Profesör Tırt ve Maceraları özelinde ilerleyen bir süreç miydi?
Teknolojik gelişmeleri takip etmeyi seviyorum. Dünyanın nasıl bir yere doğru gideceğini ön görmeye çalışmak hoşuma gidiyor. Ama benim asıl ilgi alanım uzay ve uzay araştırmaları. Yıldızlar, çoklu evrenler, kara delikler hatta uzaylılar. Bunlar hakkında düşünmek var olduğumuz düzlemde karşıma çıkan problemleri aşmamda yardımcı oluyor. “Evren o kadar büyük ve sonsuz ki seni üzen meselenin küçüklüğüne bak,” diye düşünürüm çoğu zaman. Bu ben de çözüm odaklı düşünmeyi geliştiren bir tutum geliştirdi. Ama kitapta yer alan durum biraz daha özel.
Profesör Tırt ve Laktoz’un birlikte gerçekleştirdiği deneyler kazanımlarına dikkat edilerek seçildi. Belli bir araştırma sürecinden geçti. Etkinliğe dair yeterli bilgi birikimine sahip olmadığımı düşündüğüm yerlerde çeşitli okumalar yapmaktan geri durmadım. Bütün bunlarla birlikte anlatım dilinin sade ve anlaşılır olmasına dikkat etmeye çalıştım. Profesör Tırt ve Laktoz’la birlikte ben de yeni şeyler öğrendim. Öğrenmeye de devam ediyorum.
-Teşekkürler. Son olarak, biz okurlar için kitabın yayımlanma süreci hep gizemli kalıyor. Bize kitabın arka plandaki oluşum sürecinden bahsedebilir misiniz?
Bu sırrı benim ifşa etmem pek hoş olmaz. Ama şunu söyleyebilirim ki çokça sabır gerektiriyor.
İlk yorum yapan siz olun