– Erman Bey merhaba, bize biraz kendinizden, yaptığınız işlerden bahseder misiniz?
Merhabalar, öncelikle bu güzel röportaj için çok teşekkürler. Müzikle ilgili her şeyi yapan bir sanatçı ve akademisyenim. Çocuklukta en çok istediğim şey müzik ile ilgili bir şey yapmaktı, ne mutlu mesleğim ve hayatım bunun üzerine şekillendi. Ortaokulda konservatuara girdim, lise, üniversite derken Türkiye’de bitirdim. Sonrasında yüksek tahsil için Amerika’ya gittim orada yüksek lisans ve doktora yaptım. Son 13 yıldır çocuk ve müzik üzerine çalışıyorum. Çocuklara müziği anlatan projeler yapıyor, erken yaş eğitiminde yeni eğitim modelleri üzerine çalışıyorum.
– Bilim ve Sanat Köşkü’nün kurucususunuz. Nedir Bilim ve Sanat Köşkü, amacı nedir, neler yapar? Hedeflediklerinizin neresindesiniz?
Bilim ve Sanat Köşkünü 2015 yılında kurdum. En önemli amaçlarından bir tanesi müziği ve bilimi çocuklara tanıtma hedefiyle kuruldu. Türkiye’nin en erken yaşta enstrüman eğitimi veren merkezlerinden birisi olduk. 3 yaşında bizde piyano enstrümanına eğitimler başlıyor. Bunun yanı sıra özel eğitim alanında çalışıyoruz. Otizm alanında öğrencilerimiz bize piyano eğitimi için geliyorlar, çok güzel sonuçlar alıyoruz. Her çocuğa farklı metotlar kullanarak eğitimlerimiz kurgulanıyor ve hocalarımız bu çizelgede ilerliyorlar. Çocukların hepsinin bir yöntem ile eğitim almasına karşıyız. Bireysel eğitimlerimizin yanı sıra yıllarca Zorlu Performans Sanatları Merkezinde; Çocuklar ile Müzik, Bilim ve Sanat Atölyesi gibi etkinlikler yaptık. En son Bomontiada Yapı Kredi de bu etkinliklerimiz devam ediyordu Pandemi öncesi. Bu etkinliklerin tekrar başlamasını planlıyoruz kısa zamanda.
– Müzikle ilgilenmeye ne zaman, nasıl başladınız? Bizimle hikâyenizi, hatta belki bir anınızı paylaşır mısınız?
Kendimi bildim bileli müziğe düşkünlüğüm var. Meslek veya hobi olarak müzikten başka hiçbir şey istemedim. Yaşadığımız apartmanda bir abimiz konservatuarda okuyordu, onun tavsiyesiyle sınavlarına girdim ve kazandım. Tabi en temelinde seslere ilgim var. En çok mutlu eden ve en çok rahatsız eden şey her zaman sestir benim için. Hatta şöyle bir anım var; Adana’da geçen çocukluğumda evimizin önünde “cırcır” böcekleri vardı. Elimde bir kavanoz ile seslerini takip eder onları bulurdum çalıların içinde, o zamandan beri sese ilgim var.
– Erman Bey, müzik sizin için ne ifade ediyor?
Hayat! Louis Armstrong’un çok güzel bir sözü vardır “Çaldığımız müzik hayatımızdır” diye. Benim içinde tam olarak bu. Müziği anlatmak, müziği anlamak, müziği öğretmek, müziği öğrenmek sonsuz bir yolculuk.
– Bizi, First Steps of Little Artist adını verdiğiniz, 2,5-5 yaş arası erken yaş, öğrenme güçlüğü olan veya otizm spektrumu içindeki çocukları piyanoyla buluşturmak için hazırladığınız kitap buluşturdu. Biraz kitabınızdan söz edelim mi? Kitabın yayımlanma süreci nasıl geçti? Sanıyorum uzun bir hazırlık süreci geçirdiniz.
Kitabın ilk çalışmaları 2008 yılında Amerika’da başladı. Bir öğrencim ile derslerde nota okuma, onları enstrümanda bulma konusunda çok zorlanıyorduk. 3 yaşındaydı öğrencim ve notalar ona son derece anlamsız geliyordu. Bir gün araba sürerken aklıma sembol ve renk ile anlatsam nasıl olur diye bir fikir geldi, sonrasında hafta hafta yeni şarkılar yazdım semboller kullanarak, 12 yıllık bir grafik, ön hazırlık, test çalışmaları aşamasından sonra kitabı çıkarttık. Bu kitabın özel eğitim alanında kullanılması bu alan uzmanlarının tavsiyesi üzerine oldu. Değerli zeka uzmanı Dr. Bahar Eriş’in tavsiyesiyle bu alanda test etmeye başladım ve Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın bu sistemi desteklemesi ile bu alanda da kullanmaya başladık.
– Kitabı neden İngilizce hazırladınız?
Kitap bir çok ülkede eşzamanlı kullanılmaya başladı. Bu sebepten ötürü İngilizce olarak çıkarttık, yakında Türkçesini de çıkartmayı düşünüyoruz.
– Dünyada bir ilk niteliğini de taşıyor kitabınız? Bu anlamda nasıl bir yol izleyeceksiniz, hedefleriniz neler?
Öncelikle hali hazırda görüştüğümüz okullar, erken yaş eğitim merkezleri ve özel eğitim merkezleri var. Şu an Romanya’da otizm alanında kullanılıyor, Almanya’da bazı psikiyatri kliniklerinde kullanılmaya başlıyor. Eylül ayı itibarıyla diğer ülkelerde aktif olarak satışı başlıyor ve eğitim merkezlerinde kullanılmaya başlayacak.
– Önsözde Prof. Dr. Yankı Yazgan imzası var. Bu konu sizin için ne anlam ifade ediyor?
Otizm alanında bu kitap kullanılır diyebilmek için alanın en önemli temsilcilerinden birinin onayına ihtiyacımız vardı. Yankı hocamız bu alanda uluslararası bir temsilci olması sebebiyle bizler için büyük gurur oldu önsözünün onun elinden çıkması.
– Kitabın avantajlarından biri de uygulayacak öğretmen ya da ebeveynlerin müzik geçmişinin olmasına gerek olmaması. Çocuklar için bu kitabı uygulayacak rehberlere ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?
Evet. Bu konu bizim için çok önemli. 3 yaşında bir çocuk evde ebeveynleriyle bu eğitime başlar ise hem özgüvenini en iyi tanıdığı ortamda alır hem de eğitime başladığında çok daha rahat ilerlemesi sağlanır. Ayrıca ailesiyle beraber harika bir kaliteli vakit geçirme aracı olarak da bu eğitimi kullanabilirler.
– Hayatımızda herhangi bir alana başlangıçta her şeyin kişiye özel olduğunu düşünüyorum. Ancak şimdi burada konuyu açmak ve üzerine konuşmak için sormak istiyorum: Özel çocuklar için müziğe başlangıçta farklı adımlar atmamız gerekiyor mu?
Kesinlikle ama bunu her çocuk için düşünmeliyiz. Her eğitim bireysel eğitim olmalıdır sanat alanında. Çocuğu anlamalı, karşılaştırmamalı, yarıştırmamalıyız. Öğretmen, öğrenci ve aile üçgeni en sağlıklı şekilde kurulmalı ve bu çizelgede ilerlemelidir. Derslerin hızlı ilerlemesi bir amaç değildir, bu konuda sağlıklı olan hızda ilerlemelidir eğitim. Bu da kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.
– Erman Bey, bundan böyle neler yapacaksınız, projeleriniz neler?
Çocuklar için projelerimiz devam edecek, artık Türkiye’de diğer şehirlerde bu projeleri yapmak ve daha fazla çocuğa müziğin güzelliklerini açmak ve paylaşmak istiyoruz. Bilim ve Sanat Köşkünde bireysel eğitimlerimiz ağustos itibarıyla son hız tekrar başlıyor.
İlk yorum yapan siz olun