İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Susie Bower ile “Plastik Kasaba” Adlı Kitabı Üzerine Söyleşi


Plastik Kasaba, Günışığı Kitaplığı tarafından Türkçe’de yayımlanan ilk çocuk romanınız. Romanda dünyayı tehdit eden en önemli sorunlardan birisine, plastik tüketimi ve kirliliğine dikkat çekiyorsunuz. Romanı kaleme alırken faydalandığınız kaynakları/ilham aldığınız noktaları biraz konuşmak isterim.

Benim için plastik sadece çevresel bir sorun değil; aynı zamanda tekdüzelik ve homojenliğin bir simgesi. Bu yüzden Stopford Okulu’nun sloganı: “Plastik harikadır, farklı olan tehlikelidir.” Plastik doğası gereği, estetik değer veya insan yaratıcılığı barındırmayan, bir fabrikadan çıkma gibi hep aynı üretilen nesneler üretmek için kullanılır. Plastik atıkların gezegenimizi kirletmesi gibi, bireysellik ve yaratıcılık görmezden gelindiğinde veya arka plana atıldığında insan hayatı da kirlenir. Bu tema, yapay zekânın sanatçıların ve içerik üreticilerinin geçim kaynaklarını tehdit ettiği günümüzde daha da önem kazanmıştır. Plastik ve yapay zekâ her ne kadar kullanışlı olsalar da, bunların aşırı tüketimi hem çevrenin hem de insani değerlerimizin, potansiyelimizin ve kaynaklarımızın aşınmasına yol açar. Ophelia, Stopford’ın ve onun plastik “normalitesinin” büyüsüne kapıldığında, hayatı gerçekten tehlikeli hale gelir.

Romanda, Ophelia ve ailesi, gezici tiyatro yaparak geçimlerini sağlıyor. Bu tiyatronun kutsal ismiyse Shakespeare… Ophelia’nın adının bile oradan gelmesi, romanın sanki bir tiyatro oyunuymuşçasına kaleme alınması… Bu ölümsüz yazar sizde nasıl bir iz bıraktı?

Öğrenciyken Londra’daki Drury Lane Kraliyet Tiyatrosu’nda kostüm sorumlusu olarak çalıştım: Bir temsil sırasında oyunun, kostümün, makyajın, ışığın ve sesin bir araya gelerek canlı ve heyecan verici bir “büyü” yaratmasına hayran kalırdım; farklı becerilerin birleşerek bir bütün oluşturması beni büyülerdi. Okulda Hamlet ve Bir Yaz Gecesi Rüyası’nı okudum (ki ikisi de Plastik Kasabada geçiyor). İki oyun, ton olarak çok farklı ama her ikisi de insanın şüpheleri ve zaaflarını konu edinir. Bir Yaz Gecesi Rüyası’ndaki tuhaflık ve mizahı çok seviyorum ve bunu Ar’ın tiyatral duruşuna ve Ophelia’nın Ar ile Ma’yı yeniden bir araya getirme çabalarına yansıtmaya çalışmak keyif vericiydi. Shakespeare’in oyunları güçlü kurgulara sahiptir: Yalnızca hikâyeleri için bile okunabilirler. Ancak, kurgu katmanlarının altında, yazıldıkları dönemde olduğu kadar bugün de geçerli olan temalar üzerine düşündüren derin bilgiler yatar. Ben de hikâyelerimin benzer şekilde hem anlaşılabilir hem de derin olmasını çok isterim!

Her bölüm farklı bir başlıktan oluşuyor. Bir nevi kıssadan hisse gibi… Bölümleri bu şekilde ayırarak, her bölümde alınması gereken dersi en başta açıklayarak vermenizin özel sebepleri var mıdır?

Sözcükleri seviyorum! Ve yeni sözcükleri farklı bir şekilde sunmayı da seviyorum. Ar’ın birçok sözcüğü ve deyişi oldukça eski moda ve anlaşılması güç olduğu için, bunları her bölümün başlığı olarak, yanlarına bir tanım ekleyerek sahneye çıkarmanın eğlenceli olacağını düşündüm. Böylece başlıklar, her bölümün “lezzetini” de önceden duyurmuş oluyor. Müzikle ilgili olan en son kitabımda da benzer bir şey yaptım. Her bölüm başlığı, tanımının yanı sıra bazen esprili olabilecek bir müzik terimi içeriyor. Örneğin Wood (tahta) soyadlı bir karakter, “col legno” (İtalyanca’da ‘‘tahta ile’’: Yayın tahta kısmıyla tellere vurarak) başlıklı bir bölümde yer alıyor! Çocuklar tuhaf ve farklı sözcükleri çok sever, bu tür sözcükler de bir hikâyeye zenginlik ve karakter katar.

Bir söyleşinizde Hayatta kalmamı sağlayan şey, uyum sağlamak ve rol yapmaktı. Elimden gelen her şeyi yaparak ortama ayak uydurmaya çalıştım, ama bunun ağır bir bedeli oldu: Gerçekte kim olduğumu unutmaya başladım,” diyorsunuz. Bu söylemden yola çıkarak sormak isterim: Ophelia, sizden hangi izlere sahip?

İyi soru! Tüm ana karakterlerimin içinde benden izler var. Ophelia son derece düzenli; ben de öyleyim (çocukluğumdan beri obsesif kompulsif bozukluğum var). Aynı zamanda idealist ve umut dolu. Onunki gibi bizim ailemiz de sık sık taşındı, ama hiçbir zaman bir Panteknikon’da yaşamadık! Dolayısıyla, Ophelia’nın Stopford Okulu’na başlama deneyimi, çocukken benim de yeni bir okula girdiğimde, diğer çocuklar çoktan arkadaş olduğundan, kendimi hep dışlanmış hissettiğim anılardan esinlenerek kurgulandı. Ophelia da anne babasına duyduğu sadakatle onlardan farklı yaşama özlemi arasında bölünmüş hissediyor; uyum sağlamak ve “kimliksiz” olup güvende kalmak gerekliliği ile öne çıkıp “kendisi” olma ihtiyacı arasında kalıyor. Bence ben de hayatım boyunca bu ikilemi yaşadım. Bence ikimiz için de çözüm, kendi ruhlarımıza seslenen insanları, ortamları ve deneyimleri bulmak. Ophelia’nın yolculuğu, kimin ve neyin gerçekten değerli olduğunu yavaş yavaş keşfetmek ve ailesinde, yaşam tarzında, arkadaşlıklarında ve kendisinde benzersizliğin temel değerini onaylamak üzerine kurulu.

Kitapta eleştirilen bir diğer nokta da aile kavramı. Aile yapısının her zaman ideal veya “normal” olmadığını gösteriyorsunuz. “Ar benim babamdı, ama ona “baba” dememe izin vermezdi.” Peki Ophelia’nın normal bir aile istemesi, ne anlama geliyor?

Ophelia’nın “normal” bir aileye ve “normal” bir hayata duyduğu özlem, temelde uyum sağlama, ait olma ve güvende olma isteğidir. Hayatı boyunca hep dışlanmış biri olmuş, çünkü anne babası alışılmadık bir hayat sürüyor ve özellikle de Ar, toplum normalarına uymayan bir baba. Ophelia, kaotik yaşam tarzında düzen ve yapıya özlem duyuyor; hikâyenin başında, buna kavuşabilmek için çok şey feda etmeye hazır halde. Ancak, hikâye ilerledikçe “normalite”nin –Stopford’ın ve sakinlerinin– karanlık bir yüzünü görmeye başlar. Ophelia’nın yeni arkadaşları Merry ve Seal’ın aileleri, ona tüketici odaklı bir hayat ile daha değer odaklı, “el yapımı” bir hayat arasındaki farkı gösterir. Ve ancak Ophelia –alışılmadık bir ailenin ürünü olarak sahip olduğu “fil hafızası”, organizasyon yetenekleri ve doğuştan gelen cesareti sayesinde– plastik düşmanı alt edip Stopford’a, ailesine ve arkadaşlarına umut ve potansiyellerini geri kazandırabilir.

Röportaj: Ada Demir


İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir