Rüya Kemaloğlu: “Çocukları da dinleyin! Büyük olmanız hep doğruyu bildiğiniz anlamına gelmiyor!”

Çocuklarla Konuşmalar – 1

Röportaj: Ayşe Gülay Hakyemez

İstanbul’da doğup büyümüş olan Rüya Kemaloğlu, iki yıl önce ilkokuldan mezun oldu, müzik okumak istedi  ve Musik Gymnasium Wien’in sınavlarını kazanıp ailesiyle birlikte Viyana’ya yerleşti.

Çevre duyarlılığı ve müzik sevgisi çok belirgin bir genç Rüya…

Hayallerinden bahsetmek ister misin? En büyük üç hayalini anlatır mısın?

Evet. Aslında sadece bir tane hayalim var o da şarkıcı olmak… Mutlu olmak da derdim ama eğer iyi bir müzisyen olursam zaten çok mutlu olurum.

Müziği seviyorsun demek!

Evet. Küçüklüğümden beri şarkı söylemeye bayılıyorum. Bana bu konuda çok yardım eden annem ve babama hep teşekkür ediyorum. Buradaki müzik okulunun sınavını kazanınca, beni Viyana’ya getirdiler.

Hangi müzik türünü seviyorsun?

Son zamanlarda Pop dinliyorum, ama her müzik türünü seviyorum. En sevdiğim müzisyen Billie Eilish. Çok farklı bir sesi var; şarkı söylerken bağırmıyor, ama yine de çok iyi duyguları yansıtabiliyor. Bir de Lewis Capabildi. Her şarkısını sevmiyorum, ama “Someone You Loved” adında bir şarkısı var. Çok duygulu.

Nasıl bir meslek seçeceksin gelecekte?

Müzisyen olacağım. Şarkılar besteleyip söyleyeceğim! Yazdıklarım herkesten daha iyi olacak. Kendimi müzikle çok iyi ifade edebiliyorum çünkü… Son zamanlarda kelimeleri kullanmak zor oluyor bazen.. Dilleri karıştırıyorum ve bu yüzden arada sırada kekeleyebiliyorum.  Ama şarkılarda notalar çok daha kolay benim için..

Uğraştığın başka bir sanat dalı var mı?

Resim çizmekten de çok hoşlanıyorum. Normalde insan çizmeyi seviyorum. Çizerken en sevdiğim yanı gözleri oluyor. Birisinin gözleri kendini çok tanımlar ve her göz farklı gözükür, bana göre. Annem bir tasarımcı.. Mücevher tasarımlarını sergilerken benim göz çizimlerimi kullanmıştı..

Yaşadığın şehirde en çok nelerden hoşlanıyorsun? Neleri sevmiyorsun?

Viyana’da insanlar sanatla çok ilgileniyorlar. Benim gibi müzikle ilgilenen çok insan var. Sokaklar tertemiz. Ama kasiyerler çok kaba ve bir sürü hırsız var. Herkes Viyana’da hırsız olmayacağını düşünüyor; o yüzden insanlar rahatlıyor. Hırsızlar da bunu kullanıyor bence. Aynı zamanda çok sessiz bir yer. Eğlence yeri çok yok…

“İyi insan” sence nasıl bir kişiliğe sahip insandır?

Bence bir insan hiç tam olarak iyi biri olamaz. Herkesin kötü ve iyi yanları vardır. Önemli olan iyi olmaya çalışmak…

Senin iyi ve kötü yanların ne peki?

Programlı ve çalışkan biriyim, fakat çok stres oluyorum. Çoğu zaman önemli bir şey yazarken çok iyi yapmaya çalışıyorum, bunun üzerine çalışmadığım şeyler ekliyorum örneğin.. ve onlar yanlış çıkıyor; bir sürü puan kaybediyorum.

Seni en çok mutlu eden şeyler neler?

Ailemin mutlu ve güvende olduğunu bilmek.

Duygularından bahsetmek ister misin? En çok sevdiğin, en çok öfkelendiğin, en gıcık olduğun, en sevmediğin şeyler nedir?

Suyu severim. Denizdeki balıklara bakmayı, şarkı söylemeyi, suyun altındaki sessizliği severim. Adaletsizliklere, Korona Virüsüne, acımasız kişilere çok öfkeleniyorum. Okula gıcık oluyorum. Bazı insanları bu yüzden sevemiyorum. Bazen elimi vuruyorum masaya sinirlenip..  Okuldan eve geldiğimde annemle babamı gördüğümde seviniyorum, ama sinirleniyorum da… çünkü ödev yapmam gerekiyor…

Nasıl kitaplar seviyorsun? En son okuduğun kitap hangisi?

Macera kitapları okumayı seviyorum derdim, ama son zamanlarda yeni bir kitap aldım gerçek hikayelerle alakalı. Biraz üzücü bir hikaye ama okumak çok hoşuma gidiyor. Adı “Petey”, yazarı Ben Mikaelsen. Bundan önce de John Boyne’nin “Çizgili Pijamalı Çocuk”unu ve “Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk” kitaplarını okumuştum. “Momo” (Michael Ende) en sevdiğim kitap ama hala…

Doğa ile aran nasıl?

Denizi, saatlerce suda kalmayı çok seviyorum. Derinlerde yüzerken çok sessiz oluyor. Hiçbir şey dikkatimi dağıtmıyor, kendi dünyamda yalnız kalıyorum.

Ormanda ise bir sürü hayvan ve ağaç görüyorum. Gördükçe anlıyorum ki, biz insanlar dünyada yalnız yaşamıyoruz, ama bunu fark edemiyoruz.

Hayvanlarla aran nasıl? Sana neler anlatıyorlar?

Hayvanları günlük hayatımda çok göremiyorum. Tamam, kedi, köpek de hayvan, ama sadece iki tür hayvan görebilmek beni hem üzüyor, hem sinir ediyor. Aslında en vahşi hayvanlar biziz… çünkü sırf açlıktan değil, zevkten öldürüyoruz. Bu, dehşet verici bir şey.

Dünyada ve ülkende neleri değiştirmek isterdin?

Değiştirmek istediğim o kadar çok şey var ki! Doğayı geri getirmek, nefreti silmek (kendinden nefret etmek dahil), evsizlere ev vermek…

Büyüklerden istediklerin var mı? Neler söylemek istersin?

Çocukları da dinleyin! Büyük olmanız hep doğruyu bildiğiniz anlamına gelmiyor!

*Yazar Ayşe Gülay Hakyemez hakkında bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.