Engin Tuzcuoğlu, 10 yaşında, Antalya’da yaşıyor. Oyuncu Gupse Özay ile bir komedi filminde oynamayı hayal ediyor.
Röportaj: Ayşe Gülay Hakyemez
Yaşadığın şehirde en çok nelerden hoşlanıyorsun? Neleri sevmiyorsun?
Antalya’da yaşıyorum. Denizi, turistik gezilecek yerleri, sokaklarda çesit çesit meyve ağaçlarının olmasını seviyorum. Mesela bizim evin bahçesinde greyfurt, portakal, limon, dut agaçları var. Ben oyun oynarken dut yemeyi çok seviyorum. Sevmediğim tek şey Antalya’nın sıcak ve nemli oluşu…
Orman yangınları sıcak ve kuru olunca çıkıyor…
Evet sevmiyorum yangınları. Kim sever ki? Yangında bir sürü canlı ölüyor. Ağaçlar, hayvanlar mesela. Ülkemizde bir sürü şehirde yangınlar var ve ben çok üzgünüm. İnsanlar, hayvanlar zor durumda. Ormanlarımız yok oluyor. Bir fidanın büyümesi yıllar alıyor, doğanın dengesi bozuluyor. Oksijen azalıyor.
Dünyada neleri değiştirmek isterdin?
Dünyadaki kirliliği, canlılara ve doğaya zarar veren insanları yok etmek isterdim; çünkü dünyayı onlar kirletiyor.
“İyi insan” tarifi yapabilir misin?
İyi insan bütün canlıları seven ve doğaya saygı duyan insandır. Böyle insanlar kötülük barındırmazlar içlerinde.
“Kötü insan” kim sence?
Kötü insan; hayvan, doğa, insan ayırt etmeden zarar verendir… Keşke böyleleri hiç olmasa.
O zaman dünya nasıl bir yer olurdu Engin?
O zaman dünya daha güzel, yaşanabilir bir yer olurdu. Biz de sokaklarda parklarda daha rahat oynardık. Annem sokakların güvensiz olduğunu söylüyor hep.
Uykuyu sever misin? Nasıl rüyalar görürsün?
Uykuyu pek sevmem. Çok az rüya görürüm. Bazen izlediğim ya da yaşadığım ilginç olayların etkisi altında kalırım. Uyanınca anneme anlatırım. Annem de güler bana…
Hatırladığın, beraber güldüğünüz bir rüyanı anlatır mısın lütfen?
Aslında çok aklımda kalmıyor. Geçenlerde rüyamda otobüste okula giderken babamı yabancı biri olarak görmüştüm; benimle İngilizce konuşuyordu.
Hayallerinden bahsetmek ister misin? En büyük hayalini anlatır mısın?
Aslında büyüyünceye kadar değişebilir ama şu anda hayalim dünyaca ünlü bir piyanist olmak. Şu anki hedefim bu. Ülke ülke gezmek büyük bir hayalim. Daha var.. Oyuncu Gupse Özay’ı görmek ve onunla bir komedi filminde oynamayı hayal ediyorum.
Müziğe nasıl başladın? Hedefin nedir?
Annemin bana 3.5 yaşında melodika almasıyla ve telefonuna yüklediği piyano uygulamasında dinlediğim müzikleri çalmamla başladım müziğe. İlk çaldığım parçalar “Benim Annem Canım Annem” ve “Arkadaşım Eşşek”. 2017’de aldığım eğitimle 2018’de Akdeniz Üniversitesi Devlet Konservatuarı Piyano Bölümü’nü kazandım. Halen ögretmenim Gökçe Göktepe ile eğitimime devam ediyorum.
Meslek olarak da müzik alanında mı olacak seçimin?
Evet müzisyen hatta ileride besteci olarak devam etmek istiyorum.
Takip ettiğin sanatçılar kimler?
Gülsin Onay, Fazıl Say, İdil Biret ve daha birçok klasik müzik sanatçısı… Haluk Levent, Benfero… Ruh halime göre değişiyor aslında.
Sevdiğin sanatçıların en sevdiğin, en iyi yorumladıkları ya da besteledikleri parçaları hangileri?
Ayırt edemiyorum aslında… Mesela Gülsin Onay’ın, Ahmet Adnan Saygun’un aksak tartılar üzerine 10etut .op.38 eserini çok seviyorum. Fazıl Say’ın Türk Marşı ve Türk bestecilerinin eserleri kendi besteleri zaten. Fazıl Say’ın hayranıyım. İdil Biret… hepsi çok büyük, değerli büyüklerim. Zaten çalışırken önce çalacağım eseri onlardan defalarca dinliyorum. Mozart mesela.. ona da hayranım; kendimi ona benzetiyorum hayatını okudum filmini seyrettim, Chopin çok duygusal mesela çok seviyorum, bazen sokakta küçük mozart geleceğin Fazıl Say’ı diyorlar çok mutlu oluyorum .(umarım onlar kadar başarılı olurum büyüdüğümde)
Sana göre bir okul nasıl olmalı? Hayalinde nasıl bir okul var?
Aslında okulda ilk olması gereken asansör veya yürüyen merdiven. Çünkü ağır çantalarla katları çıkmak inmek sabahları çok zor oluyor. Bir de yemekhanesinde yemek seçme hakkımız olmalı, çöp kutuları basketbol potası şeklinde olmalı. O zaman kimse yer çöp atmaz ve daha çok oynayan olur… Aslında daha çok sayabilirim ama bu kadarı yeter..
Neden öyle dedin? Lütfen düşündüğün, önermek istediğin her şeyi say… Benim için yayınlamak, herkes için de okumak çok keyifli olacak.
Peki o zaman. Mesela sıralar tek renk değil de rengarenk olmalı, teneffüsler daha uzun olmalı, oyun odaları olmalı, ders kitapları defterler yerine bilgisayarlar olmalı; hem o zaman ağaçlar da kesilmez. Her çocuğun bitki yetiştireceği toprak alanlar olmalı..
En çok hangi oyunu oynamayı seviyorsun?
En sevdiğim şeylerden biri oyun oynamak. Körebe oynamayı çok seviyorum.
Nasıl kitaplar seviyorsun? En son okuduğun kitap hangisi?
Macera, aksiyon, karikatür, klasik müzik kitapları okuyorum. En son okuduğum Harry Potter.
Hangi Harry Potter?
Harry Potter ve Felsefe Taşı
Nasıl filmler seyrediyorsun?
Komedi, macera, aksiyon… En son Amedeus’u seyrettim.
Hangi sahnesi kaldı aklında?
Baş bestecinin Mozart’ı öldürmeye çalıştığı anlar ve bestelerini çalıp yok etmesine çok kızmıştım.
Çizgi film izler misin? Beğendiğin bir çizgi kahraman var mı?
Evet çok izlerim. Spiderman’i okuyorum şu an.
Yaşıtlarına önereceğin kitap ve filmler hangileri? Neden?
“Kaplan Yürekli Çocuk – Linda Coggin” duygusal, güzel bir kitap.
Duygusal bulduğun ve sevdiğin bölümleri paylaşır mısın bizimle?
Jay ve Nona’nın vahşi doğada geçen özgürlük hikayesi… Uzun zaman oldu okuyalı… Çok detaylı anlatamıyorum, ama bence okumalılar.
Hayvanlarla aran nasıl? Sana neler anlatıyorlar?
Hayvanları çok seviyorum. Evimizde kedimiz var. Sokakta yavru yalnız kalmıştı. Eve getirdim. Annem bizimle yaşamasına izin Verdi. Şimdi altı aylık oldu. Adı Fındık. Onlar konuşamayan canlılar. Bizim merhametimize muhtaçlar. Sevgi ile yaklaşmalıyız.
Büyüklerden istediklerin var mı? Neler söylemek istersin?
Evet var! Kavgasız, savaşsız, daha güvenli, temiz yaşam alanları sağlasınlar.
Sence hayatın anlamı nedir?
Yaşamak. Ailemle olduğum her an.
Açar mısın?
Mutluluğu, üzüntüleri, sevinci, gezmeleri ortak paylaşabileceğim her şey… Düşünsenize yalnız hayat ne kadar sıkıcı olurdu… Sevdiklerinle, arkadaşlarınla geçen zaman bence…
Seni en çok mutlu eden şeyler neler?
Doğum günü sürprizleri, arkadaşlarımla geçirdiğim zamanlar, bir şeyi başardığım anlar…
Mesela?
2020’de doğum günü kutlamayacaktık. Çok yoğun olduğumuz için… Ama ablalarım sürpriz doğum günü hazırlamışlar ve evi bile süslemişlerdi, çok mutlu olmuştum. Hatta ağlamıştım ve ertesi günü de konservatuarda arkadaşlarım ders çıkışı bahçede çok güzel bir doğum günü partisi hazırlamışlardı. İnanılmaz mutlu olmuştum. Zaten arkadaşlarımla zaman geçirmek beni en mutlu eden şeylerin başında geliyor.
En çok sevdiğin, en çok öfkelendiğin, en sevmediğin, en özlediğin şeyler nedir?
En sevdiğim piyano. En öfkelendiğim birinin benimle dalga geçmesi. En sevmediğim sözünü tutmayan kişi. En özlediğim köpeğim Hera…
Hera nerede?
Hera’yı sahiplendirmek zorunda kaldık. Çünkü annem ameliyat olmuştu ve uzun süren bir iyileşme süreci yaşamıştık.
İlk yorum yapan siz olun