İnceleme: Aynur Kolbay Hülya
“Sıkı can iyidir, kolay çıkmaz” atasözü belli bir neslin büyürken sıklıkla duyduğu, her “sıkıldım” diye hayıflandığımızda, büyüklerimiz tarafından karşımıza çıkarılan bir cümleydi. Bu kadar net bir şekilde karşılık alınca da mecburen oyalanacak bir şeyler bulunuyor ve sıkıntı öyle ya da böyle dindirilebiliyordu.
Zamanın değişmesi, teknolojinin beklediğimizin de üzerinde gelişmesi, çocukların alışkanlıklarının, beklentilerinin, sosyal etkileşimlerinin ve gelişimlerinin de doğal olarak değişmesini beraberinde getirdi. Böylece çocukların kendi kendilerine vakit geçirme kapasiteleri ve dayanıklılıkları da azaldı. Sıkılmak, baş edilmesi güç ve bir an önce kurtulunması gereken bir duygu olarak algılanmaya başladı.
Hâlbuki can sıkıntısının yaratıcılığı arttıran bir faktör olduğu da kanıtlanmışken, yeni nesli sıkıntıyla barıştırmak, sıkılganlığın zevkli ve yaratıcı taraflarını keşfetmelerini sağlamak büyük önem taşıyor.
Gaye Özdemir’in Nesin Yayınevi’nden yayımlanan Benim Adım Sıkıntı kitabı da tam olarak bu konuya parmak basıyor denebilir. Kitabın ana karakteri Sıkıntı’nın ta kendisi. Siyah minik bir karalama olarak, bir çocuğun odasında karşımıza çıkan Sıkıntı, kitap boyunca kendisini anlatıyor. Nerelerde ortaya çıkabileceğini, nasıl büyüyebileceğini, nasıl dayanılmaz hale gelebileceğini direkt kendi ağzından dinliyoruz Sıkıntı’nın.
“Sana bir sır vereyim mi? Ben, adım söylendiğinde büyümeye başlar, ne kadar çok çağrılırsam o kadar büyürüm”
Hangi ortamlarda, hangi kelimelerle, hangi hareketlerle, hatta hangi seslerle küçücük bir nokta kadarken kocaman bir kütle haline gelebildiğini, müthiş çizimler eşliğinde anlatıyor.
“Bazı hareketler büyümemi kolaylaştırır. Elini çenenin altına koymak, kollarını küser gibi kavuşturmak, kaşlarını çatmak, yüzünü buruşturmak…”
Neyse ki nasıl büyüdüğünü anlatmanın yanı sıra kendisini küçültebilecek yolları da söylemeyi ihmal etmiyor Sıkıntı. Komik bir kelime söylemek, saçma bir hareket yapmak, hayal kurmak, bulutları farklı şekillere benzetmek ya da oyun oynamak gibi faaliyetlerle yine ufacık olabiliyor. Ama Sıkıntı en çok da okuyucuların, kendisinin aslında pek çok muhteşem şeyin başlangıcı olduğunu anlamasını istiyor. Kendisiyle barış içinde yaşayarak, sıklıkla karşılaşacaklarını kabullenerek daha zevkli bir yaşam sürebileceklerini anlatmaya çalışıyor.
Kitap, özellikle evlerde çok fazla zaman geçirmek zorunda kaldığımız şu günlerde, çocukların kendi başlarına vakit geçirmeleri ya da sıkıntıları ile baş etmeleri konusunda yaşadığımız zorluklara karşı bir ilaç niteliğinde adeta. Sıkılmanın kendilerine özgü bir şey olmadığını, herkesin benzer durumlar karşısında ya da hiç beklenmedik zamanlarda bile sıkılabildiğini görmeleri açısından güzel örnekler sunuyor. Kitabın en önemli özelliklerinden biri de sıkıntı ile barıştıkça, başa çıkmayı öğrendikçe ve aslında sıkıntı sayesinde yaşayabilecekleri ve deneyimleyebilecekleri pek çok yeniliği keşfettikçe korkacak bir şeyin kalmadığını gösteriyor oluşu.
Eğlenceli bir keşif hikâyesi de denebilecek kitap, 3 yaş ve üstü tüm okuyucular için uygun.
Keyifli okumalar…
Yazar Adı: Gaye G. Özdamar
Çizer Adı: Şeyda Ünal
Sayfa sayısı: 32 sayfa
Yayınevi: Nesin Yayınevi
İlk yorum yapan siz olun