Başak Tepe 16 yaşında. Muğla’da yaşıyor. Kalbinin kırılmaması için duygu olmadan düz çizgide yaşamayı daha güvenli buluyor.
Röportaj: Ayşe Gülay Hakyemez
Dünyada neleri değiştirmek isterdin?
Aslında içinde bulunduğumuz dünyada değiştirmek istediğim bir şey yok. Çünkü olumlu ya da olumsuz söyleyeceklerimle toplumu incitmekten korkuyorum. Doğal akışın dışında kalmak istiyorum ve öğretilmiş kelimelerle konuşuyorum, öğretilmiş şekilde yaşıyorum.
Değer verdiğin insanlarla da mı?
Değer verdiğim insanların şiddet yanımı görmemeleri için…
Farklı bir çocuksun…
Farklı olmak her zaman iyi bir şey değil. Acı verici hatta..
Duygularından bahsedecek olursak en mutlu olduğun, en öfkelendiğin, en sevmediğin, en özlediğin şeyler neler?
Mutlu olmayı özledim sanırım. Diğer duyguları uzun süredir tecrübe ettiğimi düşünmüyorum. Reflekslerimle (öğretilenlerle) yaşamayı tercih ediyorum. Duygu olmadan düz çizgide yaşamak daha güvenli. Kalbim kırılmadan…
Uykuyu sever misin? Nasıl rüyalar görürsün?
Uykuyla asla anlaşamadım. Hep uyumaktan nefret ettim. Hala ederim. Uyku benim için biyolojik bir lanet. Rüyalar ise daha karmaşık bir konu. Her ne kadar çok ilgi çekici rüyalar görsem de genel olarak kabuslardan soğuk terler içinde uyanırım. Doğrusu kimsenin kabuslarımı tecrübe etmesini istemem zira kaldırabileceklerini düşünmüyorum.
Paylaştığın için teşekkür ederim. Verdiğin örneği yazmayacağım. Çok duyarlı yapıya sahip, algıları kuvvetli, hassas insanlar görür bu tip rüyaları. Seni anlıyorum. Hayallerinden bahsetsek…
Hayal kurmayı pek sevmem. Genelde şiddet içerikli olurlar. En büyük hayalim güçlü olmak. Benim için her ne kadar zehir etkisi taşısa da “güç” elimde bulundurmak istediğim bir konu. Keşke pembe hayaller kurabilseydim.
Sence hayatın anlamı nedir?
Hayat bir yapboz gibi… Belirli köşeler belirli şekillerde oturur ama içlere doğru daha karmaşık olmaya başlar. Birden fazla parçası vardır. Ölene kadar bu parçaları ararız. Genelde bulamayız, spesifik parçalara fazla odaklanırız. Hayatınızın tek bir anlamı olmasın; biri yanlış çıkarsa diğerlerine sığının derim…
İyi insan tarifin nedir?
Benim için iyi insan doğaya, hayvanlara kısaca etrafına, topluma psikolojik veya fiziksel şiddet uygulamayan insandır.
Kötü insan?
Kötü insanlar ise çeşitlilik göstermekle birlikte doğalarını bastıramayan kişilerdir.
İnsanın içinde doğal olarak şiddet mi var demek istiyorsun?
Aslında her insanın doğasında şiddet duyguları vardır, baskılamayı toplum öğretir.
Büyüklerine söylemek istediğin bir şey var mı?
İsterim: Psikolojimizi bozup, bizi üzüp, canımızı yakıp buna büyümek demeyin. Bu büyümek değil şiddet!
Seni en çok mutlu eden şeyler neler?
Ailem ve evcil hayvanlarım. Dokuz kedim var. Pek de bir şey bulamadım bunlar dışında…
Hayvanlarla aran iyi.. Sana neler anlatıyorlar?
Hayvanları oldum olası sevdim. Onları okumayı öğrenirseniz size büyük ihtimal insanlardan daha yakın geleceklerdir. Onlara zarar veren insanlar konusunda fikirlerimi belirtmek isterdim ama ne yazık ki hukuki açıdan uygun olmaz.
Sana göre bir okul nasıl olmalı? Hayalinde nasıl bir okul var?
Okullar daha çok hayata hazırlamalı ama bu soruya net bir cevabım yok.
Proje ve hedeflerinden bahseder misin?
Çok çeşitli projelerde bulunmak gibi olumlu tecrübelerim oldu. Son projem kendi radyo programımı yapmaktı. Yakın geleceğe ertelemek durumunda kaldım. Hikayeli bir mitoloji belgeselini kendi ağzımdan anlatmak istiyordum. Çok eski Türk ve Yunan mitolojilerini içerecek bu proje umarım bir gün gerçekleşir.
Hedeflerim aslında çok sıradan… Okulu bitirmek, iş sahibi olmak gibi… En büyük hedefimi büyük oranda şiddet içerdiği için burada paylaşmayı doğru bulmuyorum.
Uğraştığın bir sanat dalı/bir hobi var mı?
Kitaplar insanlardan daha çok sevdiğim yakın arkadaşlarım sayılırlar. Dans etmek ve fotoğrafçılık zamanında hobilerimdi. Okulumuzun tiyatro grubundaydım. Datça Tiyatro Festivali’nde “Ah Şu Gençler” oyunumuzla ikincilik ödülü almıştık. Piyeste dış ses anlatıcısı idim.
Resim ve müzik ile yakından ilgiliyim. Heykeller ve el işi gerektiren şeyleri de denemişliğim var. Toprak kilden heykellerim var. Resimlerimi genelde bitiremiyorum. Patiskadan bir duvar resmi yapmıştım. Odamda asılı…
Nadiren de olsa çiçeklere uğraşmayı severim. Çiçeklerin fotoğrafını çekmek, çiçek yetiştirmek, açtıklarını görmeyi seviyorum.
Takip ettiğin sanatçılar var mı? Kimler?
Genel olarak Anadolu Rock seven biriyim. Kurtalan Express, Barış Manço, Erkin Koray takip ettiklerim arasında…
Nasıl bir meslek düşünüyorsun?
Çok çeşitli mesleklere gönül verdim ama şu sıralar Fransızca mütercim tercümanlık düşünüyorum.
En çok hangi oyunu seviyorsun?
Eğer video oyunlarından bahsediyorsak Stanley Parable, felsesini beğendiğim ve aktif olarak oynadığım bir oyun. Felsefe öğretisi var. Bunun için seviyorum. Oyunda sizin seçimlerinizle ilerleyen kapana sıkışmış bir adam var. Stanley… İş yerinde bigisayar başında çalışırken odadan çıkıp diğer iş arkadaşlarına bakıyor fakat hiçbirini bulamıyor. İnsanların nereye gittiği, niye tek başına kaldığı hakkında bir fikri yok. Oyunda hikayeyi anlatan bir kişi var. Konuşarak size takip etmeniz gereken yolları gösteriyor. Seçebileceğiniz birden çok yol ve son var. Anlatıcının dediklerini de yapabilirsiniz, kendi seçimlerinizi de…
Nasıl kitaplar sevdiğini kestirmek zor değil! En son okuduğun kitap hangisi?
Polisiye kültürüne aşığım. Özellikle Osmanlı polisiyesi ilgimi çekiyor. Gazetelerde tefrika halinde yayınlanırdı. Genel polisiye ürünlerini severim. En son Celil Oker’in “Kramponlu Ceset”ini okudum. Kaliteli polisiye bulduğumda heyecan duyuyorum. Aramak ve bulmak çok zevkli.
Osmanlı polisiye tefrikalarını nerelerde buluyorsun?
İnternetten araştırıyorum. Burada stand açan bir kitapçım var, o gösteriyor. Öğretmenlerim de yardımcı oluyor.
Seyrettiğin filmler de mi aynı tür? Çizgi film izler misin?
Polisiye filmleri ayrı sevsem de ayırım yapmıyorum. İyi kötü hepsi birer tecrübe…
Çizgi filmleri kaç yaşında olursam olayım seveceğime inanıyorum. Ama favorim yok.
Yaşıtlarına önereceğin kitap ve filmler hangileri?
Yaşıtlarımın ilgi alanlarıyla benimkilerin tam olarak uyuştuğunu sanmıyorum. Ama “Beni Asla Bırakma” ve “Doğu’nun Limanları” beni etkileyen hafif ama başarılı romanlardı.
Amin Maalouf okur musun?
Tek bir yazarın kitaplarına takılmam. Tesadüfi seçimlerdi.
Önerilen kitapları okumak istemiyor musun?
Tesadüfi seçimlerde hayal kırıklığı olasılığı yüksek ama beğenince de güzel sürpriz oluyor.
Beş ay kadar kitap okuyamamıştım. Ama sonra toparladım. Norveçli polisiye yazarı Jo Nesbo kitaplarını sevdim ve okumaya tekrar başladım.
Yaşadığın şehirde en çok nelerden hoşlanıyorsun? Neleri sevmiyorsun?
Yaşadığım ilçenin güven veren havasını seviyorum. Sevmediğim pek bir şey yok. Yılın iki ayını geçirdiğim İstanbul’da ebeveynimin sınırlayıcı tutumu nedeniyle çok sokağa çıkamıyorum.
Köy ve şehir yaşamı arasında sence ne farklar var?
Her ikisinin de kendi güzellikleri var. Yine de şehir hayatının benim yaş grubuma daha çok hitap ettiğini düşünüyorum.
Başak şimdiye kadar ki deneyim ve meşguliyetleri ile kendini yaratmaya meyyal görünüyor. Dilerim hayat onu bu hedefinden uzaklaştırma.